Female Magazine'de Ural Akyüz ile 4 sayfalık röportaj.
Sanat Dünyasında Ural Akyüz ile beraber. Sanat, öyküler ve sanatçı hakkında...
ABD'nin Maryland kentinde yaşarken Türkiye'den bir yayınevinin editöründen çok değerli bir mesaj aldım. Gonca Hanım, Female Kadın dergilerinin bir sonraki sayısında birkaç sayfa ayırmak istediğini bana yazıyordu. Olumlu cevap verdim ve işe başladık. Kendisine ve yayıncısına gösterdikleri yakın ilgi ve takdirlerinden dolayı teşekkür ederim. Benim de merakla okuduğum bir tanıtım metni de hazırladılar. Kendilerine çok teşekkür ederim.
Dergiden alıntıdır:
"Bir masalın içinde doğduğunuzu ve bu masalın yaşamınız süresince devam ettiğini düşünün... Kılıcınızla kötü niyetli düşmanlarınızı korkutup, koca şehri kurtarmak ya da sihirli kapıyı aşarak harikalar diyarına yol almak... Haşmetiyle ürküten dağların dile gelmesi... Sihirli karışımlarla hazırladığınız formülle büyülü bir yaşam oluşturmak... Ural Akyüz; hayatını renkli masalların kıyısına kuran, evini pamuk şekerinden ya da bal kabağından yapan ve tüm masal kahramanları ile birlikte yaşayan bir sanatçı. Henüz ortaokul sıralarında alıyor kalemi eline ve başlıyor masalsı bir çizime... Hikayeler düşlüyor ve bu hikayeler aklında gezindikçe, onları kontrol eden bir yönetmene ve kalıcı hale getiren bir ressama dönüşüyor. Zamanla tüm bu düşleri sanatla bütünleşiyor ve farklılığını çocuk yaşlarda keşfettiği zihinsel perspektifine ulaştırıyor."Ropörtaj: Gonca Dokuyucu - Female Magazine
Uluslararası çapta bir çok başarıya imza atan ve başta çocuklar olmak üzere masal dünyasında gezinen tüm kalplere renkli hikayeler armağan eden usta illüstratör Ural Akyüz'e ulaştık ve sanatın renkli skalasından büyülü enstantaneler seçtik!..
Sizi, daima üretimi öngören sanatsal çalışmalarınızla yakından takip ediyoruz ama tüm bunlara kaynak olan yaşam öykünüzü bilmiyoruz. Bizimle paylaşır mısınız?
Benim doğmama yakın bir zamanda dedem bütün gece korkulu saatler geçirmiş... Close to my birth, my grandfather spent hours of fear all night ... Ertesi sabah dedemin anlattığına göre Ural Dağları'ndan kocaman bir cin O'na gelmiş ve büyük bir gürültüyle beraber haşimle görünmüş. Dedem gerçekten çok korkmuş, titremeye başlamış. Hatta sabah olanları babama anlatırken hala titriyormuş ve sapsarıymış... Dedem vücudunu göstermiş Cin'in dokunduğu yer ler inde hala kızarıklıklar duruyormuş. Aynı gün ben doğmuşum; ismimi Ural koymuşlar. Aynı gün Apollo 11 aya inmiş ve sonraki gün de insanoğlu aya ayak basmış. Belki de olayı kaçırmak istemediğim için o gün doğmuşumdur... Yaşam öyküm böyle başlamış.
Hangi kentte doğdunuz? Nerede şekillendi yaşam öykünüz?
1969 yılında İzmit'te doğmuşum. Yaşam öykümde herkesten çok farklı bir şey yok aslında. Ortaokula başladığımda hayatıma şekil verecek bir rastlantıyla karşılaştım. Sıra arkadaşım bir ressamın kardeşiydi. Ve o da benim kadar hayalci bir kişiydi. Birlikte Ortaokul birinci sınıfta beyaz kağıtlara çizgi romanlar çizip sınıfta satmaya karar verdik. Sonunda çizgi romanlarımızı çizmiştik, karbon kağıtlarıyla çoğaltmıştık ta; ama satamadık ... Nedensiz bir biçimde bütün kopyalarımız kaybolmuştu. Biz de çocuk dergilerinin okur sayfalarına çizimlerirnizi göndermeye başladık o yıllarda. Benim 6 ay boyunca bir tane bile resmim basılmamıştı. Ama sürekli hepsi basılacakmış gibi postaneden göndermeye devam ettim. Sonunda ilk olarak Semih Balcıoğlu bir karikatürümü bastı. 12-13 yaşlarında olmalıyım. Kitapçıdan dergiyi alıp karikatürümü orada gördüğümde bisikletime atlamış ve son sürat eve pedal çevirmiştim. Sonra arkası gelmeye başladı tabii. Hemen hemen her hafta bir tane resmim yayınlanır oldu.
Bu iş, başarınıza ve amacınıza hız katmış olmalı...
Bu yetmemeye başladığında tanıdığımız bütün yayınevlerinin kapılarına gidip resim ile ilgili iş istemeye başladım. Sekreterler önce kim bu çocuk gibi bakıyorlardı. Kısa sürede olan oldu ve yerel gazetelerde iş buldum. O dönemler iki arkadaş gazetelere vinyetler çizip gerçek paraya satmaya başlamıştık. Sanırım ortaokul öğrencisiydik o zamanlar. Gene aynı dönemde başka bir yerel gazeteye de arkadaşımla beraber 40 sayfalık bir çizgi roman çizip satmıştık. İkimizin de hayal gücü iyiydi. Hiç bir düzeltme yapmadan gazete bu çizgi romanı yayınlamıştı. Aslında bu olayları rüyamda daha önce görmüştüm. Rüyam o kadar detaylıydı ki hatta gazetenin adresi bile yoktu elimizde oraya ilk defa giderken, rüyamı hatırlayarak bulmuştum gazetenin adresini .. Gazete başka bir şehirdeydi ve biz ilk defa gidiyorduk oraya. Bu da açıklanamayan gerçek bir hikaye...
Yazarlık deneyiminiz ne zaman başladı?
Gene Lise yıllarında çizgi roman ile birlikte başlayan yazarlık denemelerim oldu. Mesela o dönemde sanat dalında uzman kesilmiş birisi olarak İsveç'te bir dergide sanat yorumları yapan yazılar yazmaya başlamıştım.
O zamanlarda interneti bırakın, bilgisayarlar hatta faks, telefon bile şimdiki gibi yoktu. İzmit'teki bir lise öğrencisinin Stockholm'deki bir dergiyi bulup onda yazılar yazmaya başlaması, derginin sürekli künyesinde yer alması deniz kızının elini öpüp şeker almaktan, inandırıcılık açısından pek farklı gözükmüyor bana. Ama yazılar yazdım ve bunlar zaman zaman kapak konusu da oldu ve yayınlandılar. Belki de imkansızlıklar o dönem insanını harekete mecbur bırakıyordu. Gene aynı dönemde yaz tatilinde İzmit'te bir reklam ajansında grafikerlik yapıyordum. Sanırım bu benim biraz geleceğimle ilgili kolay vermemi sağladı.
Peki grafik...
Liseden sonra Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümüne başladım. Ondan sonrası pek çocuksu değil artık. O dönemde İstanbul'daki büyük yayınevleri ile çalışma fırsatı buldum. Bir süre h erkesin bildiği çizgi romanlara kapaklar hazırladım, aylık dergilere resimler yapmaya başladım. Zamanla neredeyse çalışmadığım, görüşmediğim yayınevi ya da reklam ajansı kalmadı diyebilirim. Her zaman birden fazla yer ile çalıştım. Örneğin gündüzleri işe giderken akşamları evde kitap resimlemeleri, kapaklar ya da çocuk kitapları resimlemeleri yaptım. Hayatım 2003 yılında Amerika'ya göç edene kadar oldukça yoğun geçti. Mesela 2003 yılının Ocak ayında aynı anda beş işte birden çalışıyordum. Bir yayınevinin Maslak'taki ana merkezinde sanat yönetmenliği yaparken dışarıdan bir reklam ajansının multimedia bölümünü oluşturuyordum, akşam üstü bir başka yayınevinin reklamları için başka bir yere gidiyor, eve dönünce bir akşam belediyenin web sitesini tasarlıyor öbür akşam da elimdeki yüzlerce resim bekleyen çocuk kitabı dizileriyle boğuşuyordum. Aynı zamanda ABD'de yayınevi bulmanın yollarını da arıyordum. Uykusuz ve yorucu ve bir dönemdi. Ama ABD'ye geldiğim zaman hiç işim yoktu. Ve ömrümde ilk defa tam 15 gün o zaman dinlendim. Ama 15 gün sonra iş buldum ve hala orada dinleniyorum. Aslında Türkiye'deki çalışma ortamımdan sonra çalışıyorum diyemiyorum.
Hayal gücünüzü kullanmaya başladığınız ilk günü hatırlıyor musunuz? Nasıl bir çalışmaydı ortaya çıkan?..
Herhalde annem bu suyu kim döktü buraya diye kızarak sorduğunda dışarıdan kedi geldi o döktü demişimdir. İlk ortaya çıkan böyle bir şey olmalı. Küçüklüğümde gerçek bir hayal dünyasında yaşadığımı söyleyebilirim. Bu yıllarda babamdan bir çocuk dergisi istemiştim, O da gidip yanlışlıkla sanat dergisi almıştı. Sonra gelip bana 'istersen sana bu dergiyi de alırım ama sana biraz ağır değil mi' diye sordugunu hatırlıyorum. O yaşlarda çok okumanın büyük faydası oldu diyebilirim hayal dünyamda... Örneğin evde akşamları Erich Kastner'ın Palavracı Baron'unu okurken gündüz sınıfa gittiğimde ilkokul arkadaşlarıma güzel deniz kızının elini öptüğümü anlatabiliyordum. Sonra biraz da ben üstüne katıp "O da bana şeker verdi" diyordum. İnanmıyorlardı ama sorular soruyorlardı. Onları hayal dünyamı kullanarak cevapladığırnı anımsıyorum. Mantıksız cevaplar vermek daha kolaydı. 50 katlı binanın tepesine nasıl 1 dakikada çıktığınıza mantıklı bir açıklama bulmaktansa "uçarak çıktım, benim gizli bir uçan perim var, ama size görünmez" demek çok daha kolaydı o zamanlar. Bunu yalan soylemek için değil, anlattığım hikayeyi herkese dinlettirmek için yaptığımı hatırlıyorum. Diğer çocuklar da seviyordu bu anlatımlarımı...
Masal kahramanlarını oluşturan bu üstad beyin, bir masal dünyasında yaşıyor gibi davranmadı mı?
Zaman zaman evdeki bütün baharatları kanştırıp süper insan yaratacak iksir yapma çalışmalarım da bu yıllarda vardı. Anlatamam, iğrenç tatları vardı. Şükürler olsun zehirlenmeden atlattık o devreyi...
Mesleki kariyerinizdeki renklilik, özel yaşamınızın renk skalasına çeşitlilik katıyordur eminim.
Meslek hayatımla özel hayatım neredeyse uyumla iç içe geçmiş durumda. Eşimin de bir şeyler çizdiğini düşünürsek bunda pek sorun da yok. Başka bir meslek söyleyebilir misiniz bana iki tane güneş batımını aynı anda size gösterebilen? Küçükken maddi imkansızlıklara çok canım sıkılıyordu. Mesela en kaliteli boyayı alamıyordum. Para biriktirmem gerekiyordu. Şimdi bile bazı tek renk boyaların fiyatının zaman zaman 70 doları bulduğunu düşünürsek o zaman nasıl alacaksınız? Airbrush dediğimiz kompresörden alan yeteneksiz insanlar soft ve canlı resimler yapmaya başlamışlardı. Ve insanlar sadece renkleri nasıl geçiştirdiklerine bakarak onları yanlış değerlendirerek yetenekli olduklarını zannediyorlardı. Airbrushlar o dönemde 1500 doların altında değildi. Ve lise öğrencisi olan benim o kadar param yoktu. Aklımda bu düşünceler varken bilim kurgu konulu bir çizgi roman yapayım demiştim.
Çizim yapmaya ve masal yazmaya aynı dönemde başlıyorsunuz, öyle değil mi?
Aslında ben masal gerçek anlamda hiç yazmadım. Resim çizmenin bir parçası olarak gördüm masal yazmayı. Mesela üniversitede güzel sanatlara gitmek istiyorsam liseyi bitirmek zorundaydım. Onun gibi. Eğer istediğim gibi bir çocuk kitabım olsun istiyorsam resimlediğim şeyleri kendim yazmak zorundaydım. Ama gene de hep başkalarının hikayelerini resimledim. Kendimin hazırladığı bazı şeyler de oldu ama yüzde doksan dokuz profesyonel anlamda sadece resimleme yaptım. Yani ben bir yazar değilim, sadece gerektiği zaman yazıyorum. Cizgi romanlar hariç. Eğer çizgi romanların konularını kastediyorsanız evet, onlar resimle aynı dönemde başladı.
Nasıl bir masal dünyanız var?
Çocuklara küçükken masallar anlatıyordum. Yeni bir masalı hemen o anda uyduruveriyordum. Hatta anlatırken sonunu ben bile merak ederdim çoğu zaman. Onlar uyuduktan sonra da anlatmaya devam ettiğim çok olmuştur bu nedenle ... Şu anda Amerika'da yaşıyorum ve Ingilizce gramerim yeterince iyi değil. Ama ilerisi için olan planlarımda kendi yazdığım çocuk kitaplarını burada kendim resimlemek var. Şu anda çocuk kitaplarından çok bilimkurgu ve fantazi konularında çalışıyorum.
Yazdığınız ilk masalı hatırlıyor musunuz? Bu masalı yayınevleriyle paylaştınız mı?
Dediğim gibi ben gerçek bir yazar değilim. Fakat amatör anlamda çocukluğumda sırf yazıdan oluşan masallar yazdım. Hatta ilki oldukça kalındı. 6 yaşındaydım ve yazdığım yaklaşık 60 sayfa uzunluğunda bir romandı. Benden büyük bir arkadaşım, şimdiki anlamıyla self publishing'ten bahsetmişti bana. Para ödersen bastırabilirsin demişti. Üşenmemiş oturup yazıp bitirmiştim romanı. Robert M. Ballantyne'in Mercan Adası romanından çok fazla etkilendiğimi söyleyebilirim. Fakat taşınma sırasında yazdıklarım kayboldu. Anneme romanımı sakladığım yeri gösterdim kocaman yüksek bir dolaptı, aradık taradık ama bulamadık.
İllüstrasyon yapmaya başlıyorsunuz ve ilk illüstrasyon çalışmanız bir müzik dergisine basılıyor. Bu çalışmayı hayata geçirdiğinizde kaç yaşındaydınız?
ilk profesyonel illüstrasyon çalışmam 1984 yılında ben daha 14 yaşındayken tam sayfa Shakin' Stevens posteri olarak basıldı. Shakin' Stevens, o zamanlar Elvis Presley'i andıran ünlü bir pop stardı.
Komedi, çizimlerinizi hangi ölçüde etkiliyor?
Komedi çizimlerimde hemen hemen hiç yok diyebilirim. Zaman zaman mizah dergilerine bazı karikatürler çizdim. Hatta büyük mizah dergilerine çizgi roman da hazırladım. Ama devam etmedi. Resim daha ağır bastı. Karikatür tarzında çocuklar için boyama kitapları da yapmıştım. Üç tanesi hala satılıyor. Eğer okuduğum öyküde komiklikler varsa onu resimlemelerime koyuyorum. Ama öykü bir drama ise komediye ya yer olmuyor ya da en başında yer oluyor.
Aldığınız eğitimlerden söz edelim biraz da...
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü Grafik Ana Sanat Dalı 1991 mezunuyum. Ama okul orada bitmedi, yaşamın her anında devam ediyor.
Çocuk kitabı yazmanın ve resimlendirmenin, diğer kategorileri oluşturmaktan daima daha zor olduğu ve daha kolektif bir çalışma gerektirdiği bilinir. Yeni gelişmekte olan çocukların algısına nasıl ulaşıyorsunuz?
Aslında çocuk kitaplarını daha çok eşim Gülçim'in de katkısıyla hazırladım. Cok sayıda resimleme yapmamız gerekiyordu ve zaman genelde az oluyordu. Gülçim'le beraber çok iyi bir çalışma ortamı kurduk. Gülçim'in aslında inanılmaz bir yeteneği var. ilk resmini yaptığı günü unutmam mümkün değil. Eline kalemleri boyalan aldı ve daha ilk resminde pekçoklarının uzun yıllarda yakalayabildiği profesyonel bir sonuç çıkardı ortaya. Yani rakip olursanız korkulacak birisi. Hızlı çalışabilmek için birlikte işbölümü yaptık. Kim neyi yavaş yapıyorsa o bölümü öbürüne devretti. Daha sonra bazı tanınmış masalların adaptasyonlarını yapmaya başladık. Hatta bir keresinde yaptığımız iş TRT2'nin çocuk programlarından birine konu olmuştu.
Eşinizin bu alandaki başarısı, sizi aynı paralelde yeni yeni başarılı çalışmalara sürüklemiş anlaşılan...
Eşimin çocuklarla ilgili pedagoji bilgisi gerçekten çok çok iyi. Gerektiğinde bize kırmızı ya da yeşil ışıkları O gösteriyor. Ayrıca ben Türkiye'de çocuk kitapları üzerinde oldukça çalıştım hatta bir çocuk yayınevinde kısa bir süre için üretim müdürlüğü de yaptım. işin felsefesini profesyonel ortamlarda çok tartıştık. Bunlara ilave ortaokulda bir yıl süreyle resim öğretmenliği yapmışlığım da var.
Çalışmalarınızın yayımlandığı gazete ve dergi sayısını veremeyeceksiniz eminim ama aklınıza kazınan ödüllerinizi bizimle paylaşabilirsiniz...
Ödüller için yarışmalara uzun süredir katılmıyorum. Ancak geçenlerde Akbank'ın "Türkiye'nin Yenilikçi Gücü" kampanyası için üç boyutlu insan figürlerini web oyunlarında kullanılmak üzere buradan ben hazırlamıştım. Bu kampanyanın web sitesi bu yılki kristal elma ödüllerinde adaylar arasındaydı. Art Direktörlüğünü yaptığım dergi bir kaç yıl üst üste yılın en iyi ürünü seçilmişti. Aynı ürün birkaç ödül de Bilişim Derneği'nden aldı sanırım. Galata isimli bir oyun çıkarmıştık. Grafiklerini hazırlamıştım. Ama o da yılın en iyi oyunu seçilmişti. Kapak resimlemesini ve iç resimlemesini yaptığım bir çocuk kitabı TRT'nin 25. yıl çocuk piyesi kitabı ödülünü almış. Bunlar dışında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının Atatürk konulu ve Kocaeli Sanayi Odası'nın Eski Evler konulu resim yarışmalarında şahsi ödüllerim var.
Bir çok seçkin firmada çalıştınız. Hangi alanlarda uzman olduğunuzu rahatlıkla söyleyebilirsiniz?
Illüstrasyon, resim, grafik tasarım, sanat yönetmeni, multimedia, web tasarım, yayıncılık, reklamcılık, 3D design ve modelleme, animasyon alanlarında uzmanlık kazandığımı söyleyebilirim. Reklamcılıkta uzun yıllar Art Direktör ve Grafik Tasarımcı olarak çalıştım. Fakat benim için çok yorucu bir iş. Müşterilerin stresi korkunç oluyor. Ama reklamcılıkta da uzman sayılırım. Reklamcılıktan kazandığım iş disiplini ve strateji geliştirme taktiklerinin bana hayatımın her alanında yardımcı olduğunu inkar edemem. Yayıncılık da sevdiğim bir uğraş. 2 yıl Türkiye'nin en büyük yayınevinden birinde Kreatif Direktör olarak görev yaptım. Aslında bu çok daha yorucuydu, ama müşteri stresi olmadığı için hiç rahatsızlık vermedi. Çok iyi çizerlerle fotografçılarla birlikte çalıştık, her yanımız sanatçı ve yazar doluydu. Tam benim ortamımdı diyebilirim. Multimedia işine Türkiye'de ilk başlayanlardan biri sayılırım. Pek çok şirkette Multimedia bölüm yöneticiği ya da Art Direktör'lük yaptım. Son derece zevkli bir uğraş. En önemlisi eğer illüstrasyon ile uğraşmıyorsanız elinizin altındaki kadro. Eğer çalışma arkadaşlarınız yetenekliyse ve kendilerini işlerine verebiliyorlarsa herşeyi kolayca üretmek mümkün ve zevkli oluyor. Bir bakıma takım oluyorsunuz. Kötü çalışan bir halka herkesi etkiliyor. Dolayısıyla birbinize bağlısınız her zaman. Ama illüstrasyon farklı. Orada bağımsızsınız herkes gibi. Sizi tutan yok, gidin gidebildiğiniz kadar.
2003 yılında Amerika'ya yerleştiniz ve 3D tasarımcısı olarak similasyon tasarımcılığı yapıyorsunuz. Bize bu alandaki çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?
3 boyutlu programlar aslında çok büyük bir anlatım olanağı sunuyorlar bize. En baştan sanal yeni bir mekan kuruyorum. Bu mekana 3 boyutlu olarak hazırladığım bütün malzemeleri yerleştiriyorum. Bu mekan bazen bir şehir bazen de küçük bir oda olabiliyor. Dilediğim her yere kameralar koyuyorum. Kameraları istersem bir bilgisayarın içine ya da ateş etmekte olan bir silahın namlusunun içine bile yerleştirebilecek kadar detaylı çalışıyorum her şeyi. Sonra insanları modellemeye başlıyorum ve onlara kemikler giydirerek hareket etmelerini sağlıyorum. Size her istediğinizi sınırsız olarak gösterecek her şeyi bilgisayarda sanal ortamda hazırlıyorum.
Uzmanlaştığınız alanlarda önemli işler başardınız ve bu başarı yazarların, önemli yayınevlerinin ve kuruluşların dikkatini çekmeye devam ediyor, öyle değil mi?
Asıl önemlisi benim için, aynı zamanda bir yıl önce kendi şirketimi de kurmuş olmam. Böylelikle çalışma saatlerinden sonra Amerika'daki yayınevleri için illüstrasyon çalışmaları yapıyorum. Bir hafta önce burada yeni bir kitap kapağı tasarımını yeni tanıştığım bir yayınevine onaylattırdım. Yazarlar ve yayıncı gerçekten çok çok beğendiler. Onların beğenisi de benim için en güzel ödül oluyor aslında. Bunun dışında New York'ta büyük bir yayınevinin çıkardığı dergilerde resimlemeler yapıyorum. En son bana verdikleri hikayenin yazarı oldukça ünlü birisiydi. Yayınevi bana bu işi verdiğinde özellikle belirtmişti yazar büyük bir isimdi ve ellerindeki en iyi çizer de bendim. Araştırdığım zaman yazarın eserlerinin içinde şunları gördüm: Star Wars, Star Trek, X-Men, Aladdin, Predator, The Tenth Planet ... Yayıncıların bana olan bu yaklaşımı her zaman için ödülden çok daha değerli benim için.
Bir çok alanda başarıyı yakaladınız ... Web tasarladınız, grafik tasarım yaptınız, 3D ve illüstrasyon alanlarında çalıştınız... Peki size en çok keyif veren hangisi?
En sevdiğim alan illüstrasyon yani resimlemeler. Kendimle baş başayım ve uçsuz bucaksız sınırsızım. Ama daha benim hayal ettiğim gerçek başarıdan uzağım.
Üretirken size ilham en önemli şey nedir?
Concentration is very important, I shouldn't think of anything else. Another important thing is how free I am. If I'm not free, if I'm just following someone's opinion, then there's no quality or inspiration. One of the most important things that binds me to my seat while producing is my dreaming. It wouldn't be bad if there was some light music that I like...